22 Temmuz 2012 Pazar

LOL : Laughing Out Loud

Miley Cyrus antipatisi olan biri olarak bu film fikrimi değiştirmedi aksine daha çok antipati kazanmama neden oldu. Oyunculuğu çok kötü!

Boşanmış ailenin ergen çocuğu olarak karşımızda. Tipik liseli ergen filmlerinden zaten. Sevgilisinden ayrılır, müzisyen olan çocuğa aşık olur, inişler çıkışlar derken doğru düzgün bir sonu bile olmadan film biter.

Filmin sıkıcı olmasıyla klasik bir konuya sahip olması bütünleşince sonunu zor getirdim. 2008 yılı yapımı Fransız filminin tekrar çekimi olan bu film izlemesem bile orjinalini geçemeyeceğine eminim.

imdb : 2.5
sinemalar : 8.9

The Lorax | Loraks

Tamamen plastik bir şehirde yaşayan, 12 yaşındaki Ted'in aşık olduğu kız için gerçek bir ağaç bulmak için uğraşır. Bu sırada Loraks'ın hikayesi ile tanışır.

Grafikler çok keyifliydi. Güldüren yerleri oldu :) Merak ettiğim bir animasyondu. Sonunda izleme fırsatını yakalayabildim.

Diğer rakiplerine göre daha sakin ilerleyen ama altında bolca mesajlar içeren bir animasyondu. Düşük puan almasını sakin ilerlemesiyle, sıkılmış olan kitleden olduğunu düşünüyorum.

Ağaçları yok etmenin sonuçlarını çok daha iyimser bir şekilde vurgulamış. Verilen sözün tutulmazsa sonuçlarına katlanılması gerektiğini anlatıyor. Temiz havanın artık olmamasıyla işi ticarete dökmüş bir kötü adamımız var :) Özellikle çocukların mutlaka izlemesini istediğim bir animasyon. 



imdb : 6.5
sinemalar : 7.2

ATM

Filmin adından ve fragmanından anlaşıldığı gibi olay sadece ATM'de geçiyor. Bu tek mekanlı olan gerilim filmlerinden artık sıkılmaya başladım.

Olay bir parti sonrasında üç arkadaşın para çekmek için ATM'de durmasıyla başlıyor. Dışarıda yüzü görünmeyen adam tarafından dışarı çıkmalarına izin verilmiyor. Çıkan kişiyi ve etrafında gördüğü herkesi öldürüyor.

Film mantık hataları ile dolu ve tamamen zaman kaybıdır. ATM neden bu kadar ıssız bir alanda yer alıyor? Arabayı neden bu kadar uzağa park ettiniz onca boş alan varken? Olaylara verdikleri tepkiler, beceriksizce yangın çıkarma çabaları, su dolan ATM kapısını aralama teşebbüsünde bulunmamaları... gibi sayısız saçmalıkla dolu olan rezalet bir filmdi.

Canınız çok mu izlemek istiyor bu filmi? O zaman ciddi anlamdan harcayacak zamanınız bol demektir :) Kesinlikle uzak durmalısınız !


imdb : 4.8
sinemalar : 6.0

The Amazing Spider-Man | İnanılmaz Örümcek Adam

Örümcek adamın hikayesini bilmeyen kalmamıştır herhalde. Ben artık bu hikayeden sıkılmıştım ve filme şans vermeyi düşünmüyordum. İzledikten sonra memnun bir şekilde ayrıldığımı söyleyebilirim.

Öncelikle ben Emma Stone hayranıyım zaten :) Onun hatırına izlememin payı büyük. Andrew Garfield'ı pek sevmem ama filmde yadırgadığım pek söylenemez.

Örümcek adamı hep bir dramın içinde izlerken, esprili yanından ele almaları hoşuma gitti. Dram tabii ki var ama güldüğüm yerlerin olması ve daha doğal aktarılmasını sevdim.

Sonuç olarak diğer Örümcek adam filmlerinden daha çok sevdiğim kesin. Serinin devamını merak ediyorum. Beklediğimin kat kat üstündeydi. En azından şüphe duyanlara tavsiye edebileceğim :)


imdb : 7.6
sinemalar : 8.9

21 Temmuz 2012 Cumartesi

Silent House | Sessiz Ev

Babası ve amcasıyla göl kenarında olan yazlık evlerini düzenlemek için giderler. Akşam olduğu zaman Sarah sesler duymaya başlar. Bununla birlikte gerilimli sahneler ile devam eder. Sonunda kendiyle ilgili sırları bulacaktır.

Konusu çok klasik olsa bile bu film mutlaka izlenmelidir. Çünkü diğerlerinden ayıran özelliği kesintisiz olarak tek çekimlik bir film olması, yani uzun metrajlı çekilen ilk korku filmi olması nedeniyle önemli bir yere ve ilke sahiptir.

Uruguay'da geçen gerçek bir olaya dayanan bu filmde izlerken farkı hissetmeniz mümkün. Kesilmeden anı anına el kamerasıyla çekilmiş gibi doğal görüntüler ile izliyorsunuz.

Bazılarına sıkıcı gelebilir, bazıları içinse filmde yaşatılan gerilim daha gerçekçi geldiğinden memnun kalabilirler. Elizabeth Olsen filmin altından çok iyi bir şekilde kalkmış. Bundan sonra işlerinin açılacağının garantisidir bu film :) İlk sinema filmi olduğunu eklemekte fayda var!

imdb : 5.2
sinemalar : 7.8

8 Temmuz 2012 Pazar

The Divide | Mahşer Günü

Nereden geldiği belli olmayan bir patlama ile New York yok olur. Bir grup insan binalarının bodrumuna inerek hayatta kalırlar.

Burada kapana kısılmış, açlık, susuzluk gibi bir çok sebeple artık içlerinde olan vahşiliği dışa vurmaya başlarlar.

Tamamen psikolojik gerilim olan bu filmi çok sevdiğim söylenemez. Yer yer sıkıldığım zamanlar oldu. Alışılmış bir konusu olduğu söylenebilir. O yüzden oyunculuklar bakımından konumlandırmak benim için daha doğru bir analiz olacaktır. Bu tarz filmlerden sıkılmaya başladım artık. Oyunculuklar gayet iyiydi. Hatta filmi kurtaran kısımı kesinlikle burasıydı.

Film 2 saat sürüyor. Bitsin diye bir ara dualardaydım :) Sonlara doğru artık nereye bağlayacaklar nasıl bitecek diye meraklandım da konsantre olabildim. Filmin başından beri gözümüzün önünde olan bir detayı bağlayarak bitirdiler. Fena değildi...

imdb : 5.9
sinemalar : 6.5

7 Temmuz 2012 Cumartesi

Men in Black 3 | Siyah Giyen Adamlar 3

Siyah Giyen Adamlar filmini küçükken çok severdim :) 3. filmi geliyor dedikleri zaman merakla bekledim. Yorumlardan çok komik olduğunu hatta serinin en iyi filmi olduğunu okumuştum. O yüzden beklentim gayet yüksek olarak gittim.

Filmi izlerken anlamak için  Amerikan kültürüne yakın olmak ve geçen isimleri tanımak gerekiyor. Bu yüzden herkesin anlayabileceği espriler içermeyen ince dokundurmalar vardı. Bir Türk filmini izledikleri zaman nasıl bizim esprilerimizi ve dokundurdukları kişileri onlar anlamayacaklarsa bizim içinde aynısı geçerli olabilir. Sanırım bir kısmın filmi sıkıcı bulmasının nedeni bu.

Eğer bu seriyi sevenlerdenseniz izlemenizi tavsiye ederim. Filmde geçmişe yolculuk olduğundan tarihi bir olaya da değinmişlerdi. Neil Armstrong'un Ay'a seyahatine bir yandan tanık oluyoruz. Özellikle filmde sonunu bağlayış şekilleri beni memnun etti. 


Jemaine Clement'in canlandırdığı "Boris the Animal" karakteri favorilerim arasındaydı. Grafikler çok ketifliydi. Will Smith ne zaman yaşlanacak çok merak ediyorum :)

My Week With a Marilyn | Marilyn İle Bir Hafta

Colin Clark okulu bırakıp film sektörüne geçiş yapar. The Prince and the Showgirl filminin çekimlerinde bulunan Marilyn Monroe ile izlenimlerini günlüğüne aktarır.

Bu günlükte yazılanlar ile uyarlanan film Marilyn Monroe'nun o dönemde iç dünyasını, kişisel sorunlarını Colin'in gözünden izliyoruz.

Filmin zaman dilimi bir haftalık olduğu için normal filmlerde olan net bir son yok tabii ki. Ayrıca Marilyn'in inişleri çıkışları ile durağan ilerleyen bir şekilde. Bazılarınız için sıkıcı olabilir.

Marilyn Monroe olarak Michelle Williams için çok tartışıldı. Benim düşünceme göre Marilyn Rolü için bir başkası asla oynatılmamalı :) Kazandığı tüm ödülleri sonuna kadar hak etmiş.

Filmin sakin bir şekilde ilerlemesine rağmen psikolojik iniş çıkışları o kadar iyi canlandırmış ki filmin içine girememeniz için gerçek anlamdan bu tarz filmlerden nefret ediyor olmanız lazım. Fragmanından sonra Marilyn Monroe'nun filmden bir bölümünü ekledim. Dans ettiği bu sahne film içinde en unutulmazlar arasında benim için. Marilyn karakterini ne kadar iyi canlandırdığını izlerseniz çok daha iyi anlayacaksınız :)

Sinemalar : 7.6
imdb : 7.1