29 Nisan 2012 Pazar

The Cabin in the Woods / Dehşet Kapanı

Tüm korku filmi unsurlarını, katillerini düşünün hepsi bu filmde yer alıyor. Ben şu puanı nasıl aldığını düşünüyorum, düşünüyorum ama bulamıyorum. Çünkü gerçekten saçma bir filmdi.

Mantık hataları, olayların bağlanışı, sıradan karakterler ile vasatın ötesine geçemeyecek kalitede. Espriler iyiydi, güldüğüm yerler oldu. Filmin sonundan bahsetmiyorum bile zaten artık. Tam bir vakit kaybıydı benim için. Konu ile ilgili çok net bir şey söyleyemem çünkü bütün filmi anlatmam lazım :) Ondan ona, ondan ona bağlanılmış, konu fazlalığı yaşıyorsunuz.

Efektler, grafikler çok iyiydi. Ortada bir şeyler var ama her şeyi kattıkları için saçma sapan bir şey olmuş. En azından ben filmin sonuna kadar salondaydım, terk edenleri saymıyorum bile :)

imdb : 8.0
sinemalar : 7.6

Babycall / Ölümün Sesi

Eşinden çocuğuyla şiddet gören bir kadının devlete sığınmasını konu alan bir film.  Bu travmatik bir durum olduğundan dolayı anne çocuğunun üstüne fazlasıyla düşüyor. Hatta geceleri kabusla birlikte kalkıp çocuğunun yanında sürekli uyuyacak, dışarı çıkmasına izin vermeyecek derecede.

Sonunda alışveriş merkezinde gezerken bebek telsizlerini görüyor ve satın alıyor. Böylelikle artık ayrı uyuyabilirler nefes alış verişini duyarak. Telsize karışan başka frekanslardan dolayı çığlık sesleri, şiddetli kavgalar duymaya başlar.

Film sakin bir şekilde ilerliyor. Sanki bir kaç klasik gizem-gerilim filmlerini birleştirip sonuca bağlamışlar gibi. Çünkü tüm bu tarz gerilim filminin unsurlarını barındırıyor. Noomi Rapace oyunculuğu ile filmi kurtarıyor. 1,5 saat süren film bazılarına sıkıcı gelebilir. Çok kötü bir film değil ama çok iyi denilecek bir filmde değil. Vakit geçirmek için iyi bir alternatif.

imdb : 5.9
sinemalar : 7.9

Black Gold / Kara Altın

Ben çok sıkıldım klasik Amerikan filmlerinden diyorsanız hala vizyondayken kaçırmamanız gereken bir film olduğunu düşünüyorum. Film 2 saatten biraz fazla sürüyor o yüzden vaktinizin olduğundan emin olun :)

Amerikalıların petrolüne gözünü diktiği ilk zamanların Arabistan'ını anlatıyor. Petrolün bulunmasıyla çıkan anlaşmazlıklar, savaş, örf ve adet gibi Arap kültürüne yönelik bir çok detayı işlemişler.

Film akıcı bir şekilde ilerliyor kesinlikle. Özellikle dikkat ederek izlediğim diğer bir unsur ise taraflı olup olmadığıydı filmin ama öyle değildi. Savaş sahneleri, kıyafetler, dekor, mekanlar ile göz dolduruyordu tek kelimeyle.

Film hakkında çok fazla bilgi vermek istemiyorum çünkü izlenmeye değer güzel bir alternatif olduğunu düşünüyorum. Birbirini tekrar eden benzer yapımlardan iyice sıkıldığım şu günlerde farklı kültürleri, farklı bir olayı izlemek bana ilaç gibi geldi diyebilirim. Imdb puanına bakarsak kesinlikle haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Bunun etkisi olarak ırkçı, dinsel yaklaşımlar olabilir. En azından 7 puanı hak ediyor.


imdb : 6.5
sinemalar : 7.3

Chronicle / Doğaüstü

Kronik yapıdan bahsederken bizimkiler yine Doğaüstü olarak isimlendirmiş. 3 arkadaşın yer altına giden bir çukur bulmasıyla başlıyor her şey. 

Gençlerin artık objeleri hareket ettirebilme gibi bir özelliği vardır. Ne kadar çok güçlerini kullanırlarsa o kadar daha güçleniyorlar. Andrew karakterinin hayatında olan dram gücünü ilk başta eğlence amaçlı kullanırken sonradan nefreti için kullanmaya başlıyor ve kendi arkadaş grubunda sorunlar ortaya çıkıyor.

Filmi bu araların trendi olan el kamerası çekimlerinden izliyorsunuz. Grafikler fena değil. İzlerken biraz rahatsızlık duyabilirsiniz. Film sakin ve akıcı bir şekilde ilerliyor. Size nasıl bu duruma geldiklerini, gereksiz görünen ama aslında sonucu oluşturan detaylar ile işliyor. Film sonlara ulaştığında sürükleyici bir biçimde izliyorsunuz. Bilim kurgu severler için gayet iyi bir filmdi.

imdb : 7.4
sinemalar : 8.0

27 Nisan 2012 Cuma

The Vow / Aşk Yemini

Konusuna göre filme isim verilmesinden vazgeçemiyoruz bir türlü. The Vow maalesef vow dedirtmedi.

Filmin konusunun gerçek bir hikayeden esinlenilmesinin yanında, Rachel'ın akıllardan silinmeyecek "The Notebook" filminin gazıyla, ehh birazcıkta fragmanın kandırıkçılığı ile kanılıp gidilen bir filmdi. Romantik filmlerin prensesi Rachel McAdams için fazla bir misyon yüklenmemişti. Tüm filmi sırtlayan kesinlikle Channing Tatum olmuş.

Filmde anlatılan aşk olması gerektiği gibiydi. Öyle muhteşem, mucizevi bir aşk izlemediğimiz kesin. Filmin sonuna geldiğimizde o yavan tadı ile bitti mi şimdi sorusu aklımdan geçti. Bende bekliyorum hüngür sümük ağlıcam, güzeldi behh nidaları ile salondan ayrılıcam. Filmin adının replikler arasında geçmesi gayet iticiydi. Hala bu espri kullanılıyor mu yahu?

Kısacası vasattın The Vow, iyiydin Channing Tatum...

imdb : 6.5
sinemalar : 6.0

23 Nisan 2012 Pazartesi

Jane by Design

Jane moda dünyasının hayalleri ile yaşayan lise öğrencisidir. Ailesini kaybetmiştir ve sadece abisiyle yaşamaktadır. Abisinin işsiz olması maddi açıdan sıkıntıya girmelerini sağlamıştır. Staj için iş başvurusunda bulunur ve şansına asistan olarak işe girer. Bir sorun vardır. Kimse Jane'in lise öğrencisi olduğunu bilmemektedir.

Orta kalitede olduğunu söylemek mümkün. Alternatifim olmadığı gecelerde uyumadan önce bir bölüm izleyeyim dediğim çerezlik dizilerimden. İçinde mantık hatalarını görmezseniz, Jane'in sürekli dört ayak üstüne düştüğünden sıkılmazsanız uyku bastırdığında mis gibi izleniyor. Çok daha genç (lise öğrencileri gibi) ve modayı seven bir kesime hitap ettiği kesin.

imdb : 6.8

The Awakening / Öbür Dünyadan

Savaş zamanı kayıplar nedeniyle herkes ruhlarda teselliyi ararken, bu durumdan yararlanan sahtekarların oyunlarını açığa çıkartıyordur Florence. Ruhların çocuklara göründüğü şikayetiyle eski bir okuldan davet gelir. Florence daveti kabul eder ama iş beklediği gibi sahtekarlık çıkmayacaktır.

Her zaman olduğu gibi kendine güvenen bir kadının yanıldığını anlatan klasik filmlerden biri. Film bittiğinden beri şunu yazarken bile ben böyle bir film izlemiştim ama hangisiydi etkisinden çatlamak üzereyim. Sonunda küçük bir şaşkınlık veren olay meydana gelir. Çok fazla gerilim-korku filmi izleyenlerdenseniz o küçük şaşkınlığı bile yaşayamamanız mümkündür.

Film çok fazla ağır işliyor. Bu yüzden sıkılma yada filmden beklediğinizi bulamama riskiniz fazla. Korku filmi diye kesinlikle izlememelisiniz :) Beklentinizi düşük tutup, sıkılmayacağınız bir günde izlemenizi tavsiye ederim. Rebecca Hall oyunculuğu ile göz dolduruyordu. Filmin belki de en çekilen kısmı Rebecca sayesindeydi. Benim için ne 8 puanı bırakın 6'yı bile hak etmiyor. Zorlasan 5.5 diyebilirim.



imdb : 6.5
Sinemalar : 8.0

12 Nisan 2012 Perşembe

The Borgias

İkinci sezonunu beklediğim dizilerden birisi daha. Baharda başlayan dizileri daha çok seviyorum anlaşılan :)

The Borgias dönem dizisidir. Vatikanın ilk latin kökenli papasının entrikalar dolu hayatını, zirveye çıkışını anlatıyor. Din açısından düşündüğümüzde en temiz olması gereken yerlerden biri Vatikan dersek eğer ne kadar yanılacağımızı bu dizi ile daha iyi anlamış oluyoruz :)

Borgias'lar tarihte geçen isimdendir. Bu yüzden daha fazla ilgiyle izliyorsunuz. Ayrıca dizide Cem Sultan bir kaç bölümde işlenmekte. Muhteşem Yüzyıl gibi tarihten sapmış ve hoş bir şekilde karşılamadığım bir halde. O ayrı bir konu zaten...

Kısaca komplolar, entrikalar, muhteşem dekoru, kostümleri ile The Borgias izlenmeliktir!
imdb : 7.9

The Killing

The Killing ikinci sezonuna başladı. Benim heyecanla her bölümünü beklediğim nadir dizilerimden birisi :) İkinci sezonu için çatır çatır çatladıktan sonra sonunda başladı. Blogumda bahsetmeden geçemezdim.

Rosie Larsen liseye giden orta halli bir ailenin sıradan en büyük çocuğudur. Bir parti sonrasında kaybolur ve cesedi bir arabanın bagajında gölde bulunur. Olayların bittiği değil asıl başladığı yer burasıdır. Çünkü katilin kim olduğu bilinmiyordur.

İşte burada devreye Sarah Linden girer. Gizem dolu, polisiye olan bu diziyi şiddetle tavsiye ediyorum. Her bölüm ipuçları ile katile bizi daha da yaklaştırırken, Rosie aslında ailesinin bildiğinden bile farklı biridir.

imdb : 7.9