23 Kasım 2012 Cuma

The Shawshank Redemption | Esaretin Bedeli

Imdb sıralamasında yer alan en fazla puan almış filmlerin ilk 250 sırasını izlemeyi planlıyordum bir kaç yıldır. Bunun için gerekli ortamı bir türlü yaratamamıştım. Bir süre önce keşfettiğim film sitesi bana bu ortamı sağladı. Filmlerin sadece altyazılı olması muazzam bir özellik. Sitede sadece en iyi filmleri yayımlıyorlar. Bu yüzden Unutulmaz Filmler son zamanlarda rahatlıkla favorim diyebilirim. Bu site sayesinde listeyi kolaylıkla takip edip, filmleri baştan orjinal dille izleyebilirim. Türk sinemasının "gişe filmi" prensibiyle ilerlemesinden aşırı derece sıkılmış bulunmaktaydım. Çoğu film artık bana o istediğim tadı vermiyordu. Şimdi en iyi filmler ile geçireceğim uzun bir zaman var önümde. Filmle ilgili biraz detaya gireceğim izleyecek olanlar için sakıncalı olabilir :)

Daha önce izlemiş olduğum filmlerden olup, 9.3 ile en çok puanı alan Esaretin bedeli filmi ile başladım. Bir çok detayı hatırlamıyordum. Çünkü filmi izlediğim zaman belki liseye bile gitmiyordum :) Filmle ilgili en ilginç detaylardan birisi 1995 yılında 7 dalda aday olup hiç birini kazanamamış olması. 6 Oscar'ı imdb puan sıralamasında 20. sırada olan Forrest Gump filmine kaptırmasıdır. Film gösterime girdiği zaman beklenen başarıyı alamamıştır. Daha sonraları kıymeti bilinenlerden olup, geçmiş en iyi film seçilmiştir. Diğer bir detay ise kitabın orjinalinde Red karakterinin İrlandalı olmasıdır. Filmde Red (Morgan Freeman) İrlandalı olduğunu ama hiç siyahi İrlandalıya rastlamadığını söyleyerek kitaba gönderme yapar :) Siyahi bir İrlandalı yoktur ve tabii ki Red karakteri kitapta siyahi değildir :)



142 dakika olan film yeterince uzunlukta. Dakikalar boyunca hapishane dramına tanıklık ediyoruz. Şans bir yerden sonra Andy (Tim Robbins) için geri dönüyor ancak yeterli olduğu söylenemez. Sıradan bir dram filmi gibi devam ederken diğer karakterlerin hikayeleri ile desteklenerek Andy ve Red'in (Morgan Freeman) dostluklarının gittikçe güçlendiğini görüyoruz. Sıradan gibi diyorum çünkü Andy'nin özellikle suçsuzluğunu bilen bir mahkumun devreye girmesi kaderin cilvesi gibi abartı bir durum :)


Filmde "umut, sabır" mesajı yer yer iletilmeye çalışılırken, son 20 dakikaya girdiğimiz zaman artık yıllar geçmiş, karakterleri iyice anlamış ve sıradanlığın farklılaştığı dakikaların içine giriyoruz. Sonu ise tahmin edilemez bir şekilde güzel bitiyor. Böylelikle insanlara umutlarını asla kaybetmemeleri gerektiğini ve sabrederek, çabalayarak, aradıklarını bulacaklarını aşılıyor. Ters psikoloji ile dramdan mutluluğa geçiş yapan bu filmde filmin başından sonlarına kadar olan bir çok sıradan detay aslında sonun ince ince işlenmiş anahtarı görevindedir. Bunlardan en önemlisi kurtuluşun incil içinde olması sözüdür. Filmin başlarında görüp, kurtuluşun ondan geldiğini görmek bende de zafer duygularını uyandırdı :)


Filmde Tim Robbins adını en önde görebiliriz ancak Morgan Freeman, Bob Gunton ve James Whitmore filmde çok daha başarılıydılar. Özellikle James Whitmore, Brooks karakteri ile çok fazla sahnesi olmasa bile filmin sonunda unutulmazlar arasında yer alıyor. Bob Gunton ise Warden karakteriyle insanı zaman zaman çileden çıkarabilecek kadar itici :)


Filmde 40'lar, 50'ler, 60'lar olarak ayırmak için bu posterler Andy'nin duvarını süsleyerek kullanılmış. 40'ların güzelleri güzeli Rita Hayworth, 50'lerin sarışın bombası Marilyn Monroe, 60'ların ise Raquel Welch ikonu göze çarpıyor. 


Bende The Shawshank Redemption filminden daha iyi filmler olduğu düşüncesine katılanlardanım.  Bir Stephen King uyarlaması olarak film güzel, oyunculuklar muazzam, 142 dakikama değiyor, filmin sonunda şapşal gibi umutla dolu oluyorsunuz, izlemeyenlere tavsiye edebilirim ama kendi listemin başına maalesef oturamaz :)


Hiç yorum yok: